Birlikte Yaşayabilecek miyiz
Sen de Dinle
Ortak değerleri sözlü kültürle keşfettiler
Toplumun ‘güven ve saygı’ içinde yaşamasının anahtarı olan ortak değerler uzun yıllar boyunca, gelecek kuşaklara sözlü ve yazılı kültür aracılığıyla aktarıldı. Küreselleşmeyle tektipleşen dünyada ise bir toplumsal gruba ait bilgiyi, yerleşik söylemleri ve sembolleri yeni nesle aktarmak çok kolay değil. Oysa ortak değerler, özellikle çokkültürlü toplumlarda büyük önem taşıyor. Masal, türkü, efsane gibi sözlü kültür unsurları toplumdaki yardımseverlik, dürüstlük, saygı, cömertlik gibi değerlerin aktarılmasını ve öğretilmesini sağlıyor. Sözlü kültür, toplumların psikolojik, ahlaki, sosyal, kültürel özelliklerini gelecek nesillere aktarmada da bir araç. Ama ne yazık ki, fiziksel olarak bir araya gelme halinin zorlaşması ya da tercih edilmemesi, sözlü kültür paylaşım alanlarının giderek azalmasına yol açıyor. Bu durum, birbirini dinlememek ve iletişimsizlik gibi sonuçlar da doğuruyor.
Bir arada yaşamanın reçetesi: Ortak Değerler
Elif Öztürk, Deniz Özkor, Mehtap Kızılkaya ve İstem Gizem Demir, yolları Toplum Gönüllüleri Vakfı’nda (TOG) kesişen dört genç kadın. Öztürk ile Kızılkaya üniversitede iken, sahada birlikte çalışıyorlardı. Genellikle Karadeniz Bölgesi’nde diğer toplum gönüllüsü gençlerle bir araya geliyor, atölye çalışmaları yapıyorlardı. Özkor ise aynı dönemde Ankara’da gönüllüydü. Birbirlerine destek oluyor; arada birlikte saha çalışması gerçekleştiriyorlardı. Öztürk ile Kızılkaya geçtiğimiz yıl, mezun olduktan sonra da TOG’a destek vermeye devam ettiler. Çocuklarla hak temelli atölyeler düzenlediler, çalışma eğitimlerine gittiler. Burada, eski gönüllülerden İstem Gizem Demir’le tanıştılar. Demir de hâlâ TOG’da gönüllü işler yapıyordu. Hep beraber farklı kentlerde eğitimlere gittiler. 2018’de mezun olduktan sonra sivil toplum alanında, dünyaya fayda sağlayan işlerde çalışmak istiyorlardı. Ama bu, profesyonel anlamda iş bulmanın kolay olduğu alanlardan biri değildi. Öztürk tam o dönemde, Ortak Değerleri Destekleme Programı’nın ilanını gördü. Henüz iş bulamasalar da, topluma fayda sağlayacak bir projeyi hayata geçirebilirlerdi. Toplumsal barış yolunda ortak değerlerin önemi üzerine düşünmeye başladılar.
İletişim teknolojilerinin gelişmesi ve hayatımızda çok fazla yer alması ile insanların birlikte geçirdiği zaman önemli ölçüde azalmıştı. Oysa insanlar ancak bir araya geldiğinde, birbirlerinin hikayelerini, türkülerini, ağıtlarını dinlediğinde ortak değerlerde buluşup güven içinde yaşayabilirdi. Aksi halde, toplumdaki farklı kültür ve yaşlara ait gruplar arasında önyargılar kolayca ortaya çıkar, toplumsal birlik ve beraberliğin sağlanması zorlaşırdı. Teknoloji çağında insanlar bireyselleştikçe ve farklı toplulukların anlamlı iletişim kuracağı alanlar azaldıkça ortak değerleri yaşatıp aktarmak kolay olmuyordu. Öztürk ile arkadaşları bu soruna cevap niteliğindeki ‘Sen de Dinle’ adlı projeyi hazırladılar ve Ortak Değerler Destek Programı’na başvurdular.
Sözlü kültür veri bankası oluşturuldu
‘Sen de Dinle’ projesi, sözlü kültürü aktarmaya yarayacak kanalları genişleterek kuşaklar ve farklı topluluklar arasındaki iletişimi güçlendirmeyi ve yüz yüze vakit geçirme olanaklarını artırmayı amaçlıyordu. Bu dört genç kadın, sözlü kültür çalışması gerçekleştirerek, ortak değerler etrafında birleşen farklı topluluklarda önyargı ve çatışmayı en aza indirmeyi istiyorlardı. “İstanbul’u ve kentimizdeki ortak değerleri ne kadar biliyoruz?” sorusuyla yola çıktılar. Gençlerin yardımıyla ortak değerleri ve İstanbul’u yeniden keşfetmek üzere açık çağrı yaptılar. Projeye 11 genç katıldı. Biri haricinde hepsi öğrenci. Hep beraber İstanbul’da Kuzguncuk ve Yeldeğirmeni’nde iki saha çalışması gerçekleştirdiler. Buralarda yaşayan insanlardan hikayeler dinlediler, bu hikayeleri kayıt altına aldılar. Ardından bu 11 genç, kendi saha çalışmalarını gerçekleştirdiler. Proje bu noktada İstanbul ile sınırlı olmaktan çıktı. Katılımcılar farklı alanlara açıldılar. Örneğin katılımcılardan biri kendi aile bağları ile ilgili keşif yapmak istediği için memleketi Balıkesir’e hikayesini bulmaya gitti. Ve müthiş bir dönüşümle geri geldi. Başka bir katılımcı, dengbej olan babasıyla konuşup Diyarbakır’dan hikayeler topladı.
Projenin son aşaması ise ortak değerlere ait veri bankası oluşturarak projeye herkesin katkı yapabileceği bir alan yaratmak oldu. Sözlü kültür veri bankası, kurulan internet sitesi aracılığı ile geniş bir kitleye ulaşıyor. 11 katılımcıdan gelen hikayeler, komşuluk, güven, sevgi, saygı vs gibi değer başlıklarının altında yer alıyor. Bu sayede, toplumu bir arada tutan ortak değerler konusunda da farkındalık yaratılmış oluyor. Online sözlü kültür bankasına giriş yapan kişiler çalışmalara yorum bırakabiliyor; kendi hazırladıkları sözlü kültür derlemelerini platform ile paylaşabiliyorlar. Bu platform, akademisyenlerin ve konuya ilgi duyanların sözlü kültüre ait güncel ve özgün bilgilere toplu olarak ulaşabileceği bir veri bankası olarak hayatını sürdürecek. Derlenen çalışmalar ise uzun vadede folklör, sosyoloji, edebiyat, politika, dil bilimleri gibi alanlarda kaynak olarak kullanılabilecek.