Birlikte Yaşayabilecek miyiz
Küçük Ritimler Büyük Adımlar
Dezavantajlı çocukları sanatla iyileştirdiler
Yoksulluk, etnik ötekileştirme, eğitim hayatından kopma gibi nedenlerle Bandırma'daki dezavantajlı çocukların sayısı her geçen gün artıyor.
Eğitim hakkından mahrum bırakılan, sosyal ve kültürel hayattan dışlanıp suça itilen bu çocuklar, yoksulluk, eğitimsizlik, sevgisizlik ve ayrımcılığın oluşturduğu kısırdöngünün içinde yaşama tutunmaya çalışıyorlar.
7 yaşında ailesiyle birlikte Balıkesir’den Almanya’ya göç eden, 30 yıl Berlin’de sosyal pedagog olarak çalışan Alev Şengönül Hamidiiran, emekli olup Türkiye’ye döndükten sonra, Bandırma sokaklarında dilenen ya da mendil satan çoğu Roman ve Suriyeli çocukların mevcut kısırdöngüyü kırabilmesi için sevgi dolu bir ortama ve yaratıcılıklarını ortaya çıkarabilecekleri, eğitici bir topluluğa ihtiyaçları olduğunu gördü.
Almanya’da 'Şiddete karşı dans' temalı projeler yapmış, AB projeleri çerçevesinde çeşitli ülkelerdeki gençlik grupları için değişim programları yapan Hamidiiran, sosyal çalışmalarını Bandırma’da da yürütebilmek için 2011’de Bizim Çocuklarımız Sanat Kültür ve Doğa Derneği’ni kurdu.
“Ben dansçıyım; Almanya’da çocukları dans tiyatrosunda topluyor, onlarla çalışmalar yapıyordum” diyen Hamidiiran, bu dernek aracılığıyla sadece çocuklarla değil, farklı kesimlerden gelen gençlerle de dans ve tiyatro çalışmaları yapmaya başladı. Gençler birbirlerini tanıyınca karşılıklı önyargılar yıkılacaktı. Birazcık bütçesi olsa yaptığı işi daha düzenli hale getirebilecekti.
Tam bunun üzerine düşünürken, internette Ortak Değerleri Destekleme Programı’na rastladı. Eğitmen ve Pedagog Manolya Karasan, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi öğrencileri Batuhan Salih ve Hane Süren ile ‘Küçük Ritimler Büyük Adımlar’ adlı projelerini tasarladılar, projeyi arkadaşları Mehmet Karanfil yazdı.
Amaçları, farklı sınıf ve etnik kökenden gelen çocukların, dayanışmanın öne çıktığı bir ortam içerisinde birbirlerine ve çevrelerine sevgi ve saygıyla bakmalarını sağlamaktı. Yaşadıkları kentteki çocukların şiddetin yerine dansı, uyuşturucunun yerine ritmi koymalarını istiyorlardı.
Şiddete alternatif bir çevre
Proje onayı geldikten sonra, çalışmada yer alacak çocukların aileleri ile görüşerek işe başladılar. Çalışmada yer alacak 8-14 yaşları arasındaki 20 çocuğun çoğunun ya babaları yoktu ya da cezaevindeydi, anneleri genelde yeniden evlenmiş, çocuklar anneannede, teyzede veya haladaydı. Roman çocukların çoğunun okuma yazması yoktu; barınma, sağlıklı beslenme ve giyim olanaklarından yoksunlardı; dolaylı ya da doğrudan şiddet ile iç içelerdi. Ayrıca çevrelerinde uyuşturucu gibi madde bağımlılığı ve satıcılık çok yaygındı.
Fazlasıyla risk altında olan bu grubun çevrelerindeki şiddet potansiyeline alternatif sunan bir çevreye ihtiyacı vardı.
Kalabalık aileler içinde yaşayan Suriyeli çocuklar da okula gitmedikleri zamanlarda mendil satıyorlar; yaşıtları tarafından ayrımcılığa maruz kalıyorlardı. Diğer çocuklar ise yoksulluk ve yoksunluk içindeydi.
Proje ekibi ailelerden izin aldıktan sonra, yerel yönetimi çalışmanın niteliği ve amacı konusunda bilgilendirdiler.
Ritim ve dans çalışmaları için gerekli olan alet ve kostüm gibi malzemeler temin edildi.
Çocuklar, haftanın her günü ikişer saat dans, ritim, tiyatro, ahşap boyama, el becerisi gibi atölye çalışmalarına katıldılar. Çalışmaya katılan iki psikolog, çocuklarla yaratıcı drama atölyesi düzenledi.
İlk aşamada, çocukların dikkat problemlerinin aşılmasına yoğunlaşıldı, sorumluluk bilincinin önemine dikkat çekildi.
Atölyelerin daha sonraki çalışmalarında ise çocukların yaratıcılığını ön plana çıkaran çalışmalar hayata geçirildi. Çocuklar, kendi dans kareografilerini ve ritimlerini ortaya koymaları için teşvik edildi.
Ritim ve dans çalışmalarının yanı sıra çocuklarla sevgi, saygı, hoşgörü gibi ortak değerlerin içselleştirilmesi için yemekli etkinlikler ve aynı temaya sahip filmlerin gösterimleri yapıldı.
“Bazı çocuklarımız okula gitmiyordu, onları okula teşvik edebildik” diyor Hamidiiran, “Onları okulda takip etmeye başladık. Burada da ders çalıştılar, onlara yardım ettik.”
Hamidiiran, yaptıkları atölye çalışmalarıyla beraber çocukların birbirlerine bakışının ve iletişim biçiminin de değiştiğini söylüyor: “Küfür ve şiddet çok azaldı. Kız-erkek ayrımı yapılmamaya başlandı. Çünkü dernekte bir kuralımız var; bu kapıdan giren, cinsiyetini, dilini, dinini, kökenini kapının dışında bırakıyor. Burada hiyerarşi yok. Ben 60 yaşındayım ama bana ‘Alev’ diye hitap etmelerini istiyorum.”
Suriyelilere karşı önyargılar ortadan kalktı
Proje kapsamında hayata geçirilen ritim ve dans atölyelerinde yapılan çalışma sayesinde çocukların özgüveni gelişti ve çevreleriyle uyumlu birer birey haline gelmelerinin önü açıldı. Fikir veriyor, proje ekibibe destek oluyorlar.
Derneğe gelen yabancılara “Hoş geldiniz” diyerek hemen onlarla konuşmaya başlıyorlar; onları çalışmaya dahil ediyorlar. Artık kimliklerini gizlemiyor, utanıp sıkılmadan ‘Roman’ veya ‘Çingene’ olduklarını söylüyorlar.
Çocukların Suriyelilere karşı önyargıları da yıkıldı.
Mehmet Karanfil şöyle bir örnek veriyor: “Bir çocuğumuz var, ilköğretim çağında. Buraya ilk geldiğinde Suriyeli göçmenlere karşı çok önyargılıydı. Onlara karşı şakayla karışık aşağılayıcı ifadeler kullanıyordu, onu sürekli uyarıyorduk. Ama burada Suriyeli çocuklarla öyle güzel kaynaştı ki, şimdi onlardan kültürlerini öğrenmek istiyor. Yavaş yavaş bazı Arapça sözcükler öğrenmeye başladı.”
Proje kapsamında, çocuklara uyuşturucu, alkol ve sigaranın zararları anlatıldı. Bu konuda filmler gösterildi. “Ne yazık ki, uyuşturucu sorununun iyice içinde olanlara erişemiyoruz; onlar için başka terapi yerleri lazım” diyor Hamidiiran, “Ama uyuşturucu kullanmaya daha yeni başlamış ya da hiç başlamamış çocuklarımızı bu zararlı alışkanlıktan uzak tutabildik.”
Bu proje sayesinde çocuklar haklarını savunmayı da öğrendiler.
Sofra kültürünü öğrenebilmeleri için, her cuma çocuklarla birlikte dernekte yemek yediklerini söyleyen Hamidiiran, bir seferinde yemek gecikince olanları şöyle anlatıyor: “Cuma bize belediyeden yemek geliyor ve hep beraber burada yiyoruz. Bir gün yemek çok gecikti. Çocuklar gürültü yapıyordu. Ben ‘Hepinizi dışarı atıyorum, yemek falan yok’ deyince, hepsi dışarı çıktılar. Ama bir dakika sonra hep beraber ‘Gitmeyeceğiz, dernek bizim’ diye slogan atarak eylem yaptılar. Bir araya gelip haklarını aramaları bizim çok hoşumuza gitti.”
Bu çalışma boyunca, çocuklara sevgi, barış, paylaşmak, demokrasi, doğaya saygı gibi değerler işlendi.
Bandırma’da Çınarlı mahallesinden şehir dışına, 1.5 odalı evlerde 5-6 kişi yaşamak zorunda kaldıkları TOKİ’ye taşınan Roman çocuklarla beraber temizlik günü yapıldı. Hep beraber yaşadıkları yere gidildi ve 190 büyük torba çöp toplandı.
Projenin sonunda, farklı sınıf ve etnik kökenden gelen 20 çocuk, kentteki kültür merkezinde ritim ve dans gösterisi sahnelediler.
Bu proje sayesinde çocuklar şiddet, dilenme ve sokaklarda çalışmanın dışında alternatif bir geleceklerinin olabileceğini gördüler; birlikte çalışmanın, dayanışmanın önemini anladılar.
“Benim hayalim bir gösteri sanatları okulu” diyen Hamidiiran sözlerini şöyle sürdürüyor: “Avrupa’da çok olumlu sonuçlar alınıyor. Bilhassa suça karışmış, uyuşturucu kullanan çocuklar ve gençlerde çok iyi sonuçlar veriyor. Bu çocuklarımızın çoğu okula gitmiyor. 5-6 kişinin kaldığı tek odalı evlerde bütün gece televizyon karşısında yatıp ertesi gün okula gitme imkanları yok. Ama çok yetenekliler. Dans, müzik, akrobasi, resim; biraz dokununca ortaya çok güzel şeyler çıkıyor. Hayalim, bu çocukların yeteneklerine odaklanan, güçlü yanlarını ortaya çıkaracak bir okul kurmak.”